10 Ekim Ankara Katliamı’nda hayatını kaybeden Emek Gençliği Mersin İl Yöneticisi Elif Kanlıoğlu’nun anısına yapılan ‘Elif’ belgeselinin gösterimi bugün yapılacak. Belgeselin yönetmenlerinden birisi olan Emre Kanlığolu aynı zamanda Elif Kanlıoğlu’nun abisi. Belgesel sürecini anlatan Kanlıoğlu “Şu soruyu da sordurmak istedik: Biz kimleri yitirdik?” dedi.
Belgesel sürecini anlatan Kanlıoğlu, “Elif o gün gar önünde öldürülen 101 kişiden sadece biriydi. Biz sadece bir kardeş, evlat yitirmedik; biz aynı zamanda geleceğe her zaman umutla bakan, haksızlığa karşı sessiz kalmayan, herkesi dinleyen, her canlıyla hemhal olabilen, çok okuyan ve düşünen iyi bir insanı kaybettik” ifadelerini kullandı.
Mersin Üniversitesi Yabancı Dil Yüksekokulu ikinci sınıf öğrencisi Elif Kanlıoğlu, Aydın’dan Ankara’ya ‘Emek, Barış ve Demokrasi’ mitingine gidenler arasındaydı. 20 yaşında IŞİD saldırısında yaşamını yitirdi. Cenazesi Artvin’in Arhavi İlçesi’nden uğurlanırken, Elif Kanlıoğlu 1 Mayıs öncesinde çekilen bir fotoğrafı ile akıllarda kaldı.
10 Ekim iddianamesi katliamın üzerinden 8 ay geçtikten sonra hazırlandı, mahkemeye sunuldu. Aileler, siyasi partiler, kitle örgütleri 10 Ekim Ankara Katliamı için hazırlanan iddianamenin yetersiz olduğunu belirterek yeni bir iddianame hazırlanmasını istedi. Temmuz ayında ise 10 Ekim Ankara Katliamı Davası’nın 4’üncü duruşması görüldü.
Barış Portreleri
Bir yanda dava sürerken diğer taraftan da 10 Ekim’de yaşamını yitirenlerin anısını yaşatmak için çalışmalar yapılmaya başlandı. Bu çalışmalardan birisi de Bağımsız Gazetecilik Platformu P24’ün başlattığı Barış Portreleri oldu. Aralarında yazar, gazeteci, araştırmacı olan birçok isim hayatını kaybedenlerin yakınları ile bir araya gelerek ‘Barış Portreleri’ni yazmaya başladı.
Barış Belgeselleri Kolektifi ise hayatını kaybedenlerin anısını yaşatmak amacıyla belgesel çalışmaları yapıyor. Barış Belgeselleri Kolektifi girişimi ile hazırlanan ‘Elif Kanlıoğlu’nun belgeseli ‘Elif’ ise bugün yayınlanacak. Belgeselin ilk gösterimi Didim’de Elif Kanlıoğlu’nun da bir heykelinin yer aldığı 10 Ekim Barış Parkı’nda yapılacak. Belgeselin yönetmenliğini iki isim üstlendi: Elif Ergezen ve Emre Kanlıoğlu.
Nasıl başladınız ‘Elif’ belgeselini yapmaya?
10 Ekim katliamı sonrası Metin Yeğin “Öldürülen herkesle ilgili belgeseller yapalım” diyerek bir çağrı yapmıştı. Böylece katliamda gerçekte ne yitirdiğimizi daha iyi görecek, öldürülen bu insanların birer rakam olarak hatırlanmasının önüne geçebilecektik. Barış Belgeselleri Kolektifi adıyla yola çıktık. Biz Elif’le (Ergezen) birbirimizle daha önce tanışmıyorduk. Arhavi’nin Yemişlik mahallesindeniz aslen, fakat ikimizde orada yaşamadığımız için ve sadece yazları gidebildiğimiz için hiç denk gelmemişiz. İlla ki bir gün denk gelecektik, üstelik ikimiz de sinema alanında üreten insanlarız; fakat maalesef katliamdan sonra böyle bir belgesel fikriyle tanışmış olduk. Elif, 20 yaşına pek çok şey sığdırmış bir insan, Didim, Mersin, Arhavi’de akrabaları, dostları ve yoldaşları var ve hepsi Elif’in neredeyse bambaşka yönlerini anlattı. Biz sadece bir kardeş, evlat yitirmedik; biz aynı zamanda geleceğe her zaman umutla bakan, haksızlığa karşı sessiz kalmayan, herkesi dinleyen, her canlıyla hemhal olabilen, çok okuyan ve düşünen iyi bir insanı kaybettik. Bunun acısını onu tanıyanlarla paylaşmak yanında; tanımayanlara da hissettirebilmek istedik. 10 Ekim ilk katliam değildi, öncesinde Diyarbakır’daki HDP mitingi ve Suruç katliamları yaşanmıştı. Suruç’ta patlayan canlı bombanın kardeşi Ankara garı önünde kendini patlattı. Üstelik Suruç’taki canlı bombanın babası defalarca diğer oğlunun da kendini patlatacağını ihbar ettiği halde… Bundan sonra da ardı ardına başka bir sürü katliam gerçekleştirildi. Biz bütün bu katliamlarda öldürülen insanlardan sadece birini anlatırken aslında şu soruyu da sordurmak istedik: Biz kimleri yitirdik?
Elif’i başkalarından dinlemek, başkalarından tanımak sende nasıl bir ‘Elif’ yarattı?
Elif’i “başkaları”ndan dinlemedik aslında. Elif’in en temel özelliği paylaşmayı sevmesiydi. Ailesiyle de dostlarıyla da her şeyini paylaşırdı. Bu sadece sahip olduklarını paylaşmak değil fikirlerini, öğrendiklerini, yaşadıklarını paylaşmaktı. Her şeyi ancak paylaşabildiğin zaman severdi. Yaşamı severdi, insanları severdi, hayvanları ve doğayı severdi. Dolayısıyla biz Mersin’deki üniversite yaşamından, Emek Gençliği’ndeki çalışmalarından, çocukluğundan itibaren arkadaşlarını, yani onun çevresindeki herkesi tanıyor, yaşadıklarını zaten biliyorduk. Bu çekim sürecini Elif’e dair yeni bir şey duymak, onun bilmediğimiz yönlerini tanımak deneyimi değil; daha ziyade Elif’i paylaşmak deneyimi olarak yaşadık. Annem Öznur Kanlıoğlu geçen sene mezarı başındaki anmada şöyle demişti: “Elif artık hepimizin. Bir sene öncesine kadar benimdi, ama artık hepimizin” Bu Elif’in karakterine, onun yaşam sevincine yakışır bir yaklaşım şüphesiz. Babam Ümit Kanlıoğlu da Elif’i toprağa verdiğimiz gün, bütün acısıyla kızı ve yoldaşını uğurlarken “ben kızımla gurur duyuyorum, siz de gurur duyun” demişti. Biz Elifle gurur duyuyoruz. Bu filmler de Elif’i tanımayan herkesin de onu tanıyıp, sahiplenip onunla gurur duymasını istedik. Kirli bir savaşta daha fazla insan ölmesin istiyordu, barış istiyordu. Elif o gün gar önünde öldürülen 101 kişiden sadece biriydi. Biz bu ülkenin en güzel insanlarını yitirdik o gün… Elif’i başkalarından dinlerken de hep bunu düşündük.
Belgesel gösterimi Didim’deki park açılışı sonrası parkta yapılacak. Didim neden bu kadar sahiplendi ‘Artvinli Elif’i’?
Didim’de Elif Kanlıoğlu 10 Ekim Barış Parkı yapıldı. Ailemiz orada yaşıyor. Arhavili Elif, aynı zamanda Didimli de, Mersinli de. Artık Ankaralı da. Elif artık her yerli. Onurlu bir barışı, çok evrensel değerleri savunurken öldürüldü. Filmin gösterimini de park açılışında yapmak istedik. Parkta, insanlar, hayvanlar, ağaçlar ve sular arasında filmi göstermenin Elif’in karakterine ve filmin ruhuna çok yakışacağını düşündük. Elif sadece Didim’de değil, yaşadığı ve dokunduğu her yerde çok sevilmiş, herkesin yaşamında iz bırakmış biri. Sorunlarını çözmüş, yardıma ve dayanışmaya koşmuş, güler yüzüyle hatırlanan biri. Mersin’de üniversitede okuyordu. Aynı üniversitede okuyan ve 10 Ekim’de öldürülen diğer arkadaşlarımızla beraber Elif adına da bir fidan dikildi. Yine katledilen 101 kişi için Mersin’de bir fidanlık yapıldı. Bir kütüphane açıldı. Didim’de Elif adına iki park var. Her ayın onunda pek çok şehirde olduğu gibi katliamda öldürülenler Didim’de de anılıyor.
Comments are closed.