Avrupa Birliği çerçevesinde Dünya Kitle İletişimi Vakfınca Almanya’nın Detmold kentinde bir “çevre -medya ve iletişim ağı “ çalıştayı gerçekleştirildi.
Çalıştaya toplam 17 kişiden oluşan, akademisyen, gazeteci ve çevre aktivistleri davet edildi. Çalışmalarının birinci bölümünü çevre ve medya üzerine Karadeniz’de gerçekleştiren vakıf, bu sefer çevre konusunda her zaman sorun olarak tartışılan enerji konusunu Almanya’da mercek altına aldı.
Yapılan seminer ve tartışmaların ardından Almanya’ da mevcut nükleer santraller, rüzgar enerjisi santralleri, güneş enerjisi santralleri ve biogaz elektrik santralleri gezdirildi. Burada yetkililer hem ürettikleri enerji yapılarının fiziki durumları hakkında, hem çevre ile olan olumlu – olumsuz durumlarını hem de ekonomiye olan katkıları hakkında bilgiler verdiler.
Türkiyedeki enerji politikalarını da yakından izlediklerini belirten Alman yetkililer şuanda yenilenebilir enerji oranının Almanya’da %30 olduğunu belirterek, hedeflerinin kısa bir süre içinde % 80 nin üzerine çıkmak olduğunu açıkladılar.
Alman uzmanlar, Japonya’daki tusunami felaketi sonrası Fukuşima nükleer santralinin çevreye verdiği zararın görülmesi sonucunda Alman hükümetinin 2023 yılında tüm nükleer santralleri devre dışı bırakma kararı aldığını , İspanya’dan sonra en çok güneş zengini olan Türkiye’nin ise yenilenebilir enerji konusunda çok şanslı bir ülke olduğu iddiasında bulundular. Hatta sadece güneş ve rüzgar enerjisi ile dışarıya bile enerji satabileceğimizi belirttiler.
Karadenizde çevre haberlerine öncelik ve ağırlık veren arhavizyon sitesi editörü Mehmet Remzi Öncel’ de Almanya çalıştayını şöyle değerlendirdi;
” Öncelikle böyle bir çalıştayın yenilebilir enerji konusunda dünyada öncü olduğunu iddia eden Almanya’da yapılmasından dolayı çok yararlı olduğu düşüncesindeyim.
Çalıştayın ana konusunun “çevre medya ve iletişim “ olmasına rağmen ağırlığın enerji politikaları ve yenilebilir enerji modelleri üzerinde olmasını da bir basın mensubu olarak olumlu karşılıyorum. Enerji üretimi, çevresel etkiler ve bu konuda uzun yıllar mücadele veren Alman aktivistler ile tartışılması bizler için iyi bir fırsattı.
Çalıştayın tamamlanması sonrası nükleer ve termik santrallere karşı düşünülen alternatif enerji şekilleri, gördüğüm kadarı ile Almanya’da son 20 yılda gelişen bir sektör. Fakat ulusal enerji üretimindeki payının % 30 unu oluşturması şaşırtıcı ve gelecek için umut dolu.
Seminerde bu oranın 5-10 yıl içinde % 80 e çıkaracakları konusundaki beyanları ise beni daha çok şaşırttı. Yaparlarda..
Çevreci aktivistlerin, çevreye zarar veren başta nükleer ve termik santrallerin eko sistemi yok edeceğini halka anlatamayınca, olayı ekonomik olarak çözmeleri zekice bir davranış.
Bir aktivistin dediği gibi “Ekololojiyi anlattık halka.. Kazanamadık..Ekonomiyi anlattık halka.. Kazandık” Çünkü burada enerjiyi artık halk üretiyor.. Hem kendisi için kullanıyor , hem de satıyor… Para kazanıyor.”
Kısacası Almaya’da enerji devrimi çatılarda başlamış…”
Comments are closed.