Ziraat Bankasının karşısında tam köşede çocukken tretuvarında çembere ‘S’ çizdirdiğimiz bir kitapçı vardı. Sadece kitap satmaz gazetelerinde bayii ve Arhavi’nin tek kırtasiye dükkânıydı. Tabelasında ‘Bizim Kırtasiye’ Nihat Ergün yazsa da bir zaman sonra soyadını Filibelioğlu olarak değiştirdi. Soyadını değiştirse de her zamanki sevecenliği, bizlere verdiği değer ve güven hiç değişmedi.
Kitapçı Nihat Amca’dan bahsettiğimi o dönemde Arhavi’de yaşayan herkes anlamıştır sanırım. Borçka’dan gelip Arhavi Orman Bölge Şefliğinin lojmanında otururken bir sabah babam bana git Kitapçı Nihat amcandan sabah gazetesini al dediğinde ben parası diye sormuş ve başka bir şey demeden köşedeki dükkâna doğru hızlı adımlarla yürümeye başlamıştım. O zamanlar gazeteler İstanbul ve Ankara’da günlük çıksa da taşraya bir gün sonra ulaşıyordu. Yani siz her gün ancak bir önceki günün gazetesini okuyabiliyordunuz. Bu durum öyle bizleri fazla rahatsız etmiyordu. Ben gazetenin daha yoldayken çizgi romanlarını bir çırpıda okur, başlıklara şöyle bir göz gezdirir ve eve öyle gelirdim. Gazetelerin parası meğerse abone olanlarca aylık olarak veriliyormuş bunu da daha sonra öğrendim.
Dükkânın vitrininde mekanik bir oyuncak robot vardı ve bazen Nihat Amcadan onu çalıştırmasını isterdik. O’da bizi hiç kırmaz bazen kendi bazen şimdi adını hatırlayamayacağım çalışanına çalıştır şunu derdi. Tezgâhın üstündeki tüm gazete ve dergileri her zaman okumamıza izin verirdi. Roman ve Bilimsel dergilere göz gezdirmemize her daim müsaade ederdi. O’nun sayesinde siyasi ve magazin kültürümüz müthiş günceldi ve neredeyse basında çıkan her olaydan ve her konudan, farklı bakışlardan bilgimiz ve haberimiz vardı. Daha ilkokulu bile bitirmemiş bizlere dükkânı bırakır kendisi ya harç pulu için maliyeye veya milli piyango bileti için bankaya gider ve biz gelen müşterilere bakardık. Sattığımız ürünlerin bazılarını fazla bazılarını az fiyata sattığımızda olsun onlar birbirini karşılar diye şaka yapardı.
Her akşam Kapisedeki evine giderken 7-8 ekmek alırdı ve ben bu kadar ekmeği ne yaptığını hep merak ederdim. Bir gün sordum ve bana senin evindekinin üç katı nüfus var bizim evde diyerek bana gülmüştü.
Jules Verne’nin bütün eserlerini, Ömer Seyfettin’i, Reşat Nuri’yi, Nazım Hikmet’i, Georges Politzer’in Felsefenin Temel İlkelerini, O’nun sayesinde okudum. Belki başka şehirlerde başka kitapçılardan bu kitapları bulurdum ama kim bilir ne zaman.
Şimdi rahmetle andığım Kitapçı Nihat Amcanın Arhavi’de okumaya meraklı herkese o yıllarda sağladığı bu imkânın bizler için ne kadar değerli olduğunu okumayı sevmemize, her şeyi sorgulayan birey olmamıza, siyası bilincimizin oluşmasına ne kadar katkı sağladığını şimdi daha iyi anlıyorum.
14/11/2014 Bahçeşehir/İSTANBUL
Comments are closed.