Hopa Cumhuriyet Meydanında “Hayatlarımız ve hayallerimizden vazgeçmiyoruz-İstanbul Sözleşmesini uygulayın” pankartı arkasında toplanan kadınlar, şarkılar, horonlar ve sloganların arkasından İnönü Caddesi üzerinden yürüyerek tekrar Hopa Meydanı’na yürüyüşe geçti.
Alkış ve sloganlarla Hopa meydan’ına gelen Hopalı kadınlar adına basın açıklaması okundu. Okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Merhaba, Yaşamın her alanını umut ile mücadele ile Dayanışma ile güzelleştiren kadınlar merhaba!
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, 1857 yılında başlatılan isyan ateşiyle bugün milyon -larca kadının direnişinin ortaklaştığı bir gündür. New York’ta tekstil fabrikasında, ‘eşit işe eşit ücret’ talebi isterken 129 kadının yanarak öldürülmesinin ardından, kocaman bir dalgaya dönüştürdüğümüz kadın mücadelesinin, eşit bir gelecek inşası için üstlenilmesidir. 164 yıl önceden bugüne hala sıcaklığını koruyan bu isyan ateşinin yaşamının her alanına yayıldığını görebiliyoruz. Haklarımız ve hayatlarımız için korkmadanbiradımdahaöneçıkıyor,bulunduğumuz her alanda bizleri ucuz iş gücü olarak gören kadın ve çocuk düşmanlarına karşı mücadele etmeye devam ediyoruz.
Hayatlarımız şiddet, sömürü ve ayrımcılık sarmalında dönüp duruyor. Pandemi sürecinde işten ilk çıkarılanlar, evden ilk çalıştırılanlar kadınlar oldu. Çünkü salgından korunmak için gerekli olan bakım beslenme, hijyen ihtiyaçlarının hepsini kadınların yapması bekleniyordu. Kadınlık görevleri genişledi de genişledi. Çocuklara öğretmen, yaşlılara bakıcı, ailenin önleyici sağlık elamanı..Yetmedi iktidar eliyle kadınların kazanılmış hakları gasp edilmeye, İstanbul sözleşmesi kaldırılmaya çalışıldı. Sağlığa erişim ve kürtaj hakkı fiilen engellendi. Kadınların ve LGBTİ+ ların hak arama eylemleri yasaklandı. Erkek şiddeti arttı. Cezasızlık politikaları erkekler için ödüle dönerken, hayatını savunan, meşru müdafaa ve öz savunma hakkını kullanan kadınlar en ağır şekilde cezalandırıldı.
Salgını fırsata çeviren iktidardan da, AKP kongrelerinde bulaşmayıp gece 9 dan sonra bulaşan virüsten de gına geldi..
Kadın cinayetlerinin faili meçhul cinayetlere doğru evrildiği, göz altında tacizin çıplak aramanın arttığı bir dönemde İstanbul sözleşmesinin ve 6284 sayılı kanunun etkin uygulanması kadınlar için hayati bir mevzudur ve uzun yıllar verilen mücadeleler sonucunda kazanılmış hiçbir hakkımızı tartışmaya açtırmayacağız.
Pandemi koşullarında birbirine ulaşmanın ve örgütlenmenin farklı biçimlerini üreten kadınlar, İstanbul sözleşmesinden çekilme tartışmalarını durdurdu, pek çok güç sahibi erkeğin cinsel şiddet faili olduğu ifşa eylemleriyle açığa çıkarıldı, salıverilen bir çok kadın cinayetinin failleri yakalandı, ölmemek için öldürmek zorunda kalan kadınların sesi oldu ve son olarak kızları ve kendini günlerce gördüğü işkenceden kurtarmak için öz savunma hakkını kullanan Melek İpeğin serbest bırakılması için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.
Daha dün Samsun’da çocuğunun gözleri önünde bir arkadaşımız öldüresiye şiddete maruz kaldı. Aydın’da 92 yaşında kadının cinsel saldırıya uğradığı ve boğarak öldürüldüğü ortaya çıktı. Yetkilileri telaşlandıran konu ise failin elindeki dövmenin kasti bir şekilde çekilip çekilmediği oldu.
İş hayatından uzak, yaşlıların ve çocukların bakımından sorumlu tutulmuş, görülmeyen ev işi emeği yok sayılmış, önündeki bunca engeli aşması için de hiçbir desteği olmayan kadınların Nafaka alımı uygulamasını tartışmanın bile ev içi fiziksel, psikolojik, cinsel ekonomik şiddeti arttıracağını, kadınların boşanma taleplerini dile getirmesini güçleştireceğini biliyoruz. Nafaka kadınlar için lütuf değil haktır.
Bölgemizde çay tarımının üretim sürecinin ana gövdesini oluşturan kadın emeği, pandemi süreciyle birlikte iyice görünmez hale geldi. Kota ve kontenjan uygulamaları ile üreticiler sermaye sahibi özel sektörün insafına bırakılarak ekonomik olarak zor durumda kalmışlardır.
Yaşadığımız hiçbir şeyin bireysel olmadığını, pek çok olayın, pek çok duygunun toplumsal ve politik olduğunu fark ediyoruz ve hayatın anlamını ancak kolektif olarak yeniden inşa ettiğimizde bulabileceğimizi biliyoruz. Kazanımlarımız sadece kadınlar için değil bütün toplumun dönüşümünü getirecek. Haklarımız ve hayatlarımız için yan yana gelmeye, örgütlenmeye, mücadeleye devam edeceğiz.
Cerattepe de biz vardık, Yeşil yolda da Gezide de Boğaziçi Kayyum Rektör atamasını protesto ederken de. Daha yenilerde 25 Kasımda çıktığımız bu sokaklarda şiddete karşı taleplerimizi dile getirirken, tekrardan burada olamayalım diye uygulanan yaptırımlara rağmen, bugün yine hep beraber buradayız. Yarın da burada olmaya devam edeceğiz. Hiç bir yaptırım bizim bir arada durmamıza, birbirimizden güç almamıza engel olamaz. Bir kişi daha eksilmemek için Kız kardeşliğimizden aldığımız güç ile hepinizi kucaklıyorum.Yaşasın 8 Mart, yaşasın kadın mücadelesi!”.
Basın açıklaması sonrası kadınlar hep birlikte horon oynadıktan sonra dağıldılar. Kadınların basın açıklamasını çok sayıda erkekte kenarlardan seyrederek alkışladı.
Haber: Hayati Akbaş
Comments are closed.