Çok bilinen bir fıkra vardır…Fıkra bu ya :
Bir gün ağayla marabası, ağa atın üzerinde
marabası yanında yürür bir vaziyette köye doğru gidiyorlarmış.
Ağanın ki muziplik ya uzaktan gördüğü bir inek bokunu marabasına göstermiş ve
“şu boktan bir parmak yersen atımı sana veririm” demiş.
Maraba düşünmüş; “ulan demiş ne olacak bir parmak bok hem ağanın atını
almak da var” atmış parmağı boku yemiş. ağa tabi mecbur inmiş atından
maraba binmiş ata köye doğru yürümeye başlamışlar.
Köye gireceklerken koskoca ağa atsız köye girecek marabası da atın üzerinde,
rezalet olacağını fark etmiş, dönmüş marabaya “yahu demiş şuradaki boktan
bir parmak yersem, atımı bana geri verir misin?”.
Maraba düşünmüş taşınmış “ulan demiş bu deyyus yüzünden bok yedim, bu da
yesin boku”.”tamam” demiş “yersen veririm”.
Ağa tabi daldırmış parmağı boka suratını ekşite ekşite yemiş boku. Binmiş köyün
girişinde atının üzerine, yanında maraba yürümeye başlamışlar.
Maraba biraz ilerleyince ağaya dönmüş ve;
“ağam” demiş ” bu ata madem yine sonunda sen binecektin, biz bu boku niye yedik?”
Son günlerde öğrendiğim bir bilgi üzerine bu fıkranın akla gelmemesi mümkünmü?
2004 yılında, yanı bunda çok değil 7 yıl önce, Arhavi, Fındıklı ve diğer Karadeniz
ilçelerinin sahilleri duble yol yapılması için yok edilirken, “yol deniz doldurularak
değil de güneyden yapılsın” diyerek, yolun bu şekilde yapılmasına karşı çıkarak,
yolu engellemek için davalar açıp kampanyalar yürütenlere, bunla da yetinmeyerek alternatif çözüm için
güneyden yol projesi bile hazırlayanlara, hem siyasi iktidar ve idare hem de yöredeki bazı kişi
ve kurumlar,“Güneyden yol mu yapılır. Güneyden yol yapılması mümkün değil. Bir hayal”
diyenleri sanırım henüz unutmadık.
Yol inşaatını yapan ortaklığın üyelerinden olan hemşehrimiz bir yüklenicinin sahip olduğu ulusal bir
televizyon kanalında bu amaçla özel ve güdümlü bir program bile yapılmış ve tek
taraflı görüşler yayınlanmış idi. Bu programda, Güneyden yapılacak bir yolun
hayal olduğu ve çok pahalı olacağı şeklinde, bindirilmiş kıtalarla yapılan çekimler de yayınlanmıştı.
Bakın çok değil, yedi yıl sonra neler oluyor.
Ülkemizdeki en üst ölçekli planlar Çevre Düzeni Planlarıdır.
Nazım ve Uygulama İmar planları, Çevre Düzeni planlarına uygun şekilde yapılır.
Ordu-Giresun-Trabzon-Rize-Gümüşhane-Artvin planlama bölgesi
1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Plan Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından
24.06.2011 tarihinde onaylandı.
Onaylanan Çevre Düzeni Planı geçtiğimiz Temmuz ve Ağustos ayları içerisinde il merkezlerinde
askıya asıldı. Tema Rize temsilciliğinin 36 madde ile ilgili olarak yaptığı itirazlar nedeniyle
bölgesel basında konu yer aldı. Bölgemizde yapılması planlanan hidre elektrik santralalrının bu
planda yer alıp almadığını görmek amacıyla planları yakından inceleyince, yukarıda anlattığımız
ağa ve maraba fıkrasını akla getiren bir ayrıntı ile karşılaştık. Bölgenin Çevre Düzeni Planına göre
Karadeniz Sahil Yolu olarak anılan ucube yolun plana göre bir kaç noktada güneye,
denizden içeri doğru alınması planlanmış.
Yol, Fındıklı’nın batısından içeri giriyor, Fındıklı’mın güneyinden geçerek, Derbent Köyü
üzerinden Armoni mevkiinden devam ediyor ve Arhavi’nin Yolgeçen köyüne ulaşıyor.
Burdan devam ederek Kavak, Kemerköprü, Aşağı Şahinler ve Güvercinlik Köyünü izleyerek
Hopa’nın Yeşilköy (Pançul köyü)’ne ulaşıyor. Daha sonra Hopa’nın Yoldere köyüne
ve daha doğuya doğru kıyıdan içerden devam ediyor. Benzer şekilde Trabzon’da, Ardeşen ve
Pazar civarında da yol bölüm bölüm güneyden geçiriliyor.
Sahi biz bu denizi neden doldurduk.
Sanırım çok uzak olmayan bir gelecekte, şimdi Amerika Birleşik Devletleri’nde ve
Kanada’da olduğu gibi, binlerce adet inşa etmeyi planladığımız Hidro Elektrik
Santralları (HES) tek tek sökerken de aynı soruyu yine soracağız.
Hasan Sıtkı Özkazanç