Bu bir milletvekili seçimi değil..Bir cumhurbaşkanlığı seçimi de değil..
Bu, bir ülkenin tapusunu bir kişiye mi verelim, yoksa kuvvetler ayrılığı dengesi içinde, yasama, yürütme ve yargının var olduğu çağdaşlığı ve özgürlüğü (eksikliğine rağmen) içinde barındıran bir yönetim şekli devam etsin mi ? tercihidir..
AKP seçmenleri ile yaptığım bazı sohbetlerde oylarını seçimlerde yine AKP ye vereceklerini fakat referandum tercihlerinin “hayır” olacağını belirtirken,bazılarından da“ inadına evet” diyecekleri yanıtını alıyorum..
“İnadına evet” diyenlere, “niye “evet” dememiz gerekiyor , beni de bilgilendirin” , bende “ evet” diyeyim deyince tercih yapacakları 18 maddeden habersiz olduklarını görüyor ve üzülüyorum..
Çoğu cumhurbaşkanına olan hayranlığından evet diyeceğini itiraf edip hemen köprüler ve tünellerden bahsediyorlar..
O zaman soruyorum..Bu köprüleri AKP hükümeti ülkemiz hangi rejimle yönetilirken yaptı ? Mevcut parlamenter sistemde içinde yapmadı mı ?
Demek ki parlamenter sistem içinde bu hizmetlerin tümü yapılabiliyor. Bundan sonrada devam edin bu tür projelere..(!)
Peki o zaman siz bu sistemden ne istiyorsunuz ?
Hayır propagandası için her türlü engellemenin yapıldığı bu süreçte “ evet” propagandası için okullar bile tatil edilmekte, devlet bankaları her seçim zamanında olduğu gibi taraflı reklam kurguları ile bir “evet” algısı yaratmaya devam etmektedirler..Bazı bakanlıkların yayınladıkları nerde ise son sloganın eksik olduğu kamu spotlarını da unutmayalım..
Sanal ortamda paylaşılan bir videoda belediye otobüsünde genç bir bayanın yolculara “ 17 Nisan günü gelsin sizleri öldüreceğiz, geberteceğiz” dediğini izliyor ve kahroluyorum..
Bu ne kin, bu ne düşmanlık..
O zaman düşünmeden geçemiyorum ..16 Nisanda “ evet” çıkarsa bizi bekleyen büyük bir tehlike mi var..
Eğer bir tehlike varsa, unutmayın hepimiz için var.. Dilerseniz bir fıkra ile izah etmeye çalışayım bu tehlikeyi..
Bizim Temel uçakta yolcu. Birden uçak arızalanır ve düşmeye başlar..Herkes panik içinde “ne yapacağız”diye koşuşurken Temel’in, uçak düşüyormuş, düşmüyormuş umurunda değil.. Elinde anahtarlık ıslık çalmakta..
Bu durumu gören bir yolcu dayanamayıp;
– Uçak düşüyor beyefendi uçak.. Bu ne umursamazlık ? diye çıkışınca Temel cevap verir;
– Düşerse düşsün.. Babanun mali mi dur ?
Şimdi “evet” diyenler ve “beni ilgilendirmiyor” deyip sandığa gitmeyecek olanlar..
Sakın Temel gibi cevap vermeyin ..Unutmayın hepimiz o uçağın yolcularıyız..
Oyunu kime verirsen ver..
Ama ülkenin tapusunu babanın oğluna bile verme…
Çünkü geleceğin için tercih yapıyorsun..
Comments are closed.