Thursday 28th March 2024,
Arhavi – Arhavizyon

BUNUN NERESİ ARHAVİLİLİK.. (Mehmet Remzi Öncel’in yeni köşe yazısı)

Rahatsızlığı nedeni ile annem Ankara’da hastanede yattığı yıl ilkokul 4.sınıf öğrencisi idim. Babam da Murgul Bakır Fabrikasında çalışıyordu. Dolayısı ile Musazade Mahallesindeki evimizi kapamış, Kale Mahallesinde anneannemlerde kalıyordum..

Her sabah Kale Mahallesinden Atatürk İlkokuluna (Şimdiki MNG İlkokuluna) yaya inip çıkıyordum. Her Kapistre köprüsünden geçerken köprü ortasında durur Kavak Köyüne doğru dereyi boydan boya seyreder ve içimden” acaba bu derenin kaynağı neresidir” diye kendi kendime sorardım.

35  yıl sonrasında Ali Yıldız ve Cengiz Velimahmutoğlu arkadaşlarımızın bir aile sohbeti için de bana söyledikleri bir söz beni çocukluğuma geri götürdü.

“ Hoca sen, Arhavi’yi çok seviyorum ve Arhavi’de gezmedik yer bırakmadım diyorsun ama hiç Kamilet Vadisinden dere boyu yaylalara çıktın mı?” dediler.. “Hayır, ama 9 yaşından beri hayal edip duruyorum “ dedim.. O zaman sen tam Arhavi’li değilsin..Bundan böyle Arhavi’de metrekareye ayak basmış biriyim demen için işte bu Kamilet Vadisini görmen lazım dediler.

Her yanımı heyecan kaplamıştı..35  yıl hayal ettiğim geziyi gerçekleştirecektim..

Yükseklik korkusu gibi fobimin olması nedeni ile eşlerimiz  “Remzi hoca giderse bizde gidebiliriz..” demeye başlayınca da gezi planımızı değiştirip 3 arkadaş eşlerimizi alıp Kamilet Vadisinde hiç derenin içinden çıkmayıp Yusufeli Yüksekoba ( Makuf Köyü)  Salikfan mevkisine kadar yürüdük.

Yürüyüş 4 günümüzü aldı. Yani Kamilet Vadisini yanlarında bayanlarla ilk geçen kişiler biz olduk. Hatta bu yürüyüşümüz o zamanlarda Hürriyet Gazetesinde yarım sayfa manşet şekli ile haber de oldu.

İşte o yürüyüşümüzde Kamilet Vadisinin dünyada bir eşi benzeri olmayan muhteşem bir yer olduğunu keşfettim. Gezimi o zamanın teknolojisinde kameraya aldım. Fotoğraflar çekmeye doyamıyordum.. Cengiz Velimahmutoğlu sık sık “ Hoca böyle fotoğraf çekeceğim, video çekeceğim deyip beklersek biz 10 günde yaylaya çıkamayız” diyerek beni ikaz edip duruyordu. Ben de arkadaşlara  “Bırakın beni siz gidin..Ölürsem de Kamilet’te öleyim demiştim “

Çünkü bu vadi uğrunda ölünecek kadar güzel..Çünkü bu vadiye girdiğinizde değil Arhavi’de Türkiye’de olduğunuza bile inanamıyorsunuz Sanki Tanrı’nın bu dünyada sakladığı bir cennet gibi. Onun için Kamilet Vadisini görmeyen biri “ boş ver yahu ..ortada suyu akan bir vadidir işte..” diyebilir.. Bunu diyenler bu vadiyi bir kere görsünler, düşüncelerinin 180 derece değişeceğine inanıyorum. Kamilet öyle sıradan bir vadi değil. Doğal güzelliğinin yanında endemik bitki ve diğer canlı türlerinin yaşadığı ve eko turizm için Türkiye’nin en bakir vadisi..

Ardından  Yine Cengiz Velimahmutoğlu ile birlikte Mençuna Şelalesini ilk olarak medyaya taşıdığımızda deredeki taşın üzerinde oturup gün gelecek insanlar buraya doğa gezileri yapacak, şurada çay içecekler, şurada oturup arkadaşları ile birlikte yemek yiyebilecekler diye hayal ettik. Ve çok geçmeden o hayal ettiğimiz  işletmeler yine  o yöre insanları tarafından tek tek açılmaya başladı. Bu gün ilçemize gelen bir misafirinizi Çifteköprü ve Mençuna Şelalesi tarafına götürüp gezdirdiğinizde (hele Karadenizi hiç görmemiş ise ) eve geri götürmekte zorlanırsınız..

Kısacası çok güzel, değerli ve eşi benzeri olmayan bir coğrafyaya sahip olduğumuz düşüncesindeyim..

…………….

Her şey iyiye, güzele giderken gözü paradan başka bir şey görmeyen bazı iş adamları o güzelim derenin akışından rahatsız oldular. O dere onlara göre boşuna akıyordu. Ve ülkenin de enerjiye ihtiyacı vardı..Ve kendini Süpermen zanneden bu sermayeciler hemen ülkenin düştüğü bu enerji sıkıntısını gidermeye başladılar..(!)  Ne gariptir ki  Arhavi’deki bu enerji sıkıntısını Adanalı bir işadamı üstlenmişti.

Bu işadamı Geldi- gördü  ve gitti..Yani bir şey yapamayacağını anladı. Gördü ki Arhavi’ liler tek yürek olmuşlar Kamilet Vadisinde HES istemiyorlardı. O günlerde şirkete ait bir aracın tulum eşliğinde kovalanışına şahit oldum.  Zaten bir –iki hafta öncesi de bu konuda kararlılığı belirtmek için Çifteköprü’de tüm siyasi parti temsilcileri ve sivil toplu örgütleri temsilcileri ile birlikte bir basın açıklaması da yapılmıştı.

Bu basın açıklaması Arhavi’liler için örnek bir olaydı..İlk kez her renkte ve düşüncede olan insanlar Kamilet için tek vücut olmuşlardı. Benim için bu fotoğraf çok önemli idi. Çünkü ben Arhavi için yapılan bir hizmetin her zaman siyasetin üstünde düşünülerek yapılmasının ilçemize fayda sağlayacağına inanan bir kişiyim. Hiçbir siyasi düşünce benim ilçemin çıkarının üstünde olamaz.. Bir Arhavili,  gururla BEN ARHAVİLİYİM diyorsa yapılacak yatırımın önce ilçemizin yararına olmasını düşünmesi gerekir. Sonrasında  kendi için mi, siyaseti için mi düşünecek beni bağlamaz..Nesi için düşünecekse  düşünsün.

Adanali gitti dedik ..Gitmemiş..Şekil değiştirmiş..Bu sefer badanalıları sokmuş devreye..

Yaz boyunca Adanalı şirket yetkilileri köyleri öyle bir dolaşıyorlardı ki. “ Bunlar bir şey yapamadılar, şimdi başı kesilmiş tavuk gibi geziyorlar.. inşallah giderayak bizi birbirimize düşürmezler” dedim ki. korktuğum başımıza geldi. Yani az önce dediğim gibi, Adanalılar,  Kamilet’ te kuramadığı HES i bir Arhavi’li şirkete devredip veya perde arkasında kalarak  ..( orasını bilmiyoruz… Zamanla her şey ortaya çıkacaktır ) istediklerine ulaşmak istiyorlardı..Yani anlayacağınız, Adanalılar “ aha şimdi de yeyin birbirinizi” dediler . Bizde başladık yemeye..

Sosyal medyada yapılan tartışmaları izliyorum. Yalakalık almış gidiyor. İşin doğruluğu yanlışlığı tartışılacağı yerde tartışmalar özel hayata ilişkin çirkin sözlere kadar gitmiş. Bir de buna üzüldüm. Bilgi sahibi olmadan yapılan “ ben her şeyi bilirim “ havaları. Kısacası beş kuruşluk menfaati ve ağzı olan herkes konuşuyor.

..Ve bu insanlar hala “Ben Arhavi’liyim” diyorsa ..Soruyorum ;BUNUN NERESİ ARHAVİLİLİK…


Paylas

About The Author

Comments are closed.