Yukarıdaki fotoğraf 1950 yılının başında çekilmiş, babama ait bir fotoğraf. Bu fotoğrafta dikkatinizi çekmek istediğim konu arka plandaki Arhavi. Kapise deresine yakın, şimdiki futbol sahasının olduğu yerden çekildiğini tahmin ettiğim fotoğrafta Arhavi’nin düzlük alanında bir tek ağaç yok. İsina ve sivri tepe diye adlandırılan kesimde de ağaç izine rastlanmıyor. Sadece Cumhuriyet Mahallesinin bulunduğu yamaçlarda ağaçlar seçiliyor ve aralarında ise mısır tarlaları var. Çay daha Arhavi’de yaygınlaşmamış ve o dönemde Arhavi’nin bulunduğu düzlük alanda pirinç ekimi yapılıyor ve sıtma hastalığının kol gezdiği zamanlar. Babaannemden dinlediğim kadarı ile 2. Dünya Savaşı sırasında yaşanan açlık döneminde İsina’da bile mısır ekildiğini, yine de Arhavi’de yaşayan insanlara tahılın yetmediğini söylerdi.
Bu fotoğraf Arhavi’nin 60 yıl önce pek yeşil olmadığını gösteriyor.
1978 yılında çektiğim bu fotoğrafta sahildeki duvarın hemen üstünde hiç çalıştırılamayan dönme dolap, yanında Atatürk rölyefi görülüyor. Sahildeki apartmanlar yeni yeni yapılıyor ve üzerinde Arhavi’ye hoş geldiniz yazılı posta hane binası. Bu yaz, yıllardır boş olarak duran bu binanın üst katının pansiyon, alt katının ise lokal olarak kullanıldığını gördüm. Hemen yanında ise Petrol Ofisi ve arkasında Kaymakamlık lojmanı görülüyor. Arhavi’nin en eski sahil fotoğraflarında bile bulunan ve artık simge haline gelmiş orta refüjdeki ağaç fotoğrafın tam ortasında yer alıyor.
Günümüzde ne bu sahil kaldı ne de bu binaların birçoğu. Bu fotoğraftan günümüze ve önümüzdeki uzun yıllarda, hiçbir zaman değişmeyecek tek şey bence Ciha Dağının muhteşem görüntüsü.
Başka bir yazımda buluşmak dileğiyle hoşça kalın