Tuesday 14th May 2024,
Arhavi – Arhavizyon

ÖZGECAN İÇİN ARTVİN VE HOPA’DA DA HALK MEYDANLARDA İDİ..

Tarsus’ta okulundan eve dönerken bindiği toplu taşıma aracında maruz kaldığı tecavüze direnen ve canice öldürülen Özgecan Aslan’ın uğradığı zulüm hepimizi derinden yaralamıştır. Ülkemizde Kadına karşı şiddet önlenemediği gibi aksine her geçen gün artmakta, kanımızı donduracak olaylarla gündeme gelmeye devam etmektedir. Bu nedenle Artvin ve Hopa’da birçok sivil toplum örgütleri,kadınlara yönelik tecavüz, şiddetin durdurulması ve kadın ölümlerinin son bulmasını istediler.

Bildiğiniz gibi ülkemizin de taraf olduğu Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi (İstanbul Sözleşmesi)Sözleşmesine göre; Taraf Devletler, kadınların aşağı bir cins olduğu veya erkekler ile kadınlar için alışılagelmiş rollerin bulunduğu düşüncesine dayanan önyargıları, örf ve adetleri, gelenekleri ve her türlü uygulamaları yok etmek amacıyla kadınların ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarının değiştirilmesi için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Yine Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının lO.Maddesine göre de “Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olup, Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.” Oysa ki devlet; en üst düzeyden başlayarak devletin çeşitli kademelerindeki yöneticilerin kadını aşağı bir cins olarak gösteren, metalaştıran ve hatta kendi değer yargılarına göre kadını hedef gösteren söylemleri ile kadına karşı yapılan şiddetin artmasına neden olmakta, kadına karşı şiddet faillerini cesaretlendirmektedir.

Devleti yönetenler gerek “Uluslararası Sözleşmelerden” gerekse Anayasamızdan kaynaklanan kadına karşı fiziksel, cinsel, ekonomik ve her türlü şiddetin önlenmesine dair yükümlülüklerini yerine getirmeli, her türlü ayrımcı söylemden bir an önce vazgeçmelidir.

Yine bir cezalandırma yönteminden ziyade bir yok etme yöntemi olan ve zaten kendisi bir insanlık suçu olan “idam”ın yeniden tartışılması yerine; toplumdaki her türlü şiddet eğilimi ile ilgili sosyolojik araştırmalar yaptırılarak sorunun çözüm yollan aranmalı, devlet tarafından önleyici ve çözüm odaklı politikalar oluşturulmalıdır. Kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı caydırıcı yasal tedbirler uygulanmalı, kadın ve çocuğun cinsel dokunulmazlığına ve yaşam hakkına karşı işlenen suçlarda indirim sebepleri uygulanmamalıdır. Gerek toplumsal düzenin sağlanması gerekse mağdur ve mağdur yakınlarının adalete olan inancının sarsılmaması için bu suçlar asla ve asla af kapsamına alınmamalıdır.

özgecan-3-a

özgecan-1-a

özgecan-2-a


Paylas

About The Author

Comments are closed.