Vampir olan bir İngiliz bir Fransız ve de bizim Temel’in ağız burunları hep kan içinde imiş.
Kanı nerde bulduklarını birbirlerine anlatıyorlarmış.Fransız vampir;
-“Şu karşıdaki şatoyu görüyorsunuz dimi.”
-“Evet”
-“Önündeki büyük kapıyıda görüyorsunuz tabiyi.”
-“Evet.”
-“Arkadaşlar ben o kapıdan içeri girdim,aman allahım bir kadın çıktı kar
şıma vallahi kadındaki kanı eme eme bitiremedim,onun için ağzım burnum kan içinde.
İngiliz vampir;
-“Arkadaşlar şu karşıdaki şatoyu görüyorsunuz dimi.”
-“Evet.”
-“Önündeki büyük kapıyı görüyorsunuz dimi.”
-“Evet görüyoruz.”
-“Onun sağındaki küçük kapıyıda görüyorsunuz tabiyi.”
-“Evet görüyoruz.”
-“Siz o kapının ufak olduğuna bakmayın.Ben o kapıdan içeri girdim karşıma iriyarı bir adam çıktı,adamda bir kan vardıki anlatamam.”
Anlatma sırası vampir Temel’e gelmişti;
-“Arkadaşlar,şu karşıdaki şatoyu cöreyisunuz değil mi?”
-“Evet.”
-“Önündeki beyuk kapıyida cörebileyi misunuz?”
-“Evet.”
-“Sağ tarafına bir yol gideyi,onida cördunuz değil mi?”
-“Evet görüyoruz.”
-“Yolun yanina bir kuyi vardur,oni da cördunuz mi?”
-“Evet gördük.”
-“Ben cöremedum da.”