Küçük bir roman yazmaya karar verdim küçük kız, adını aradım, taradım bulamadım. Belki seni birkaç çift aşktan sonra unuturum, hatırlamam affet!
Bazı şeylerin izahı yoktur işte, demli bir çay ve denize karşı yazılan fermanın muhatabı sensin.
Yani güzelim, yarın cumartesi, buda büyüyen bir çocuk.
Son kalan sigaranın hatırına bir gece geçerse eğer aşkın garından, bütün sorumlusu sensin.
Şimdilerde iki kalem alır da bir şeyler karalayamaz oldum, hatırı büyük yazılarda yazamıyorum ki, yaşlandım. Ne yerinde duracak birini, nede yerine koyacak birini bulamadım bazı cümlelerin kasım gibi öksüz kalır diye üzülürüm. Küçük şarkılar seçerim nakaratında kendimizi bulacağım, koşar adım önüne serilmiş bir hayatın izleriyle.
Bereket ile inanıp gönlümün kepenklerini kaldırıp birkaç aşk örneği seçerim, akşam âşık olur gibi olurum, sen yine bakma şu yazdıklarıma bıraktım eskisi gibi zampara bir aşkın adıyla anılmayı.
Manzaramız hep aynı değil, uçsuz bucaksız aklın ermediği şu aşkın romanıyla hala baş başa, ne haber geliyor uzaklardan, nede bir sevdanın kavuşması var hayalimde. Buralarda adın geçmez ki? Aşk deyip nice darbeler yiyen bir kumandanım. Âşık bir usta kadar saz çalabilirim sana çünkü doymuştur gönlüm yedi düvel virane şu kıçı kırık sevdana. Suçun yok bilme, özleme, sevme vazgeçtiğim kadardı oysa her şey, zehir doluyum anlaşılan şu paragrafta altını çizdiğin, sevdiğin beni özlediğin bir yer varsa romana not düşersin tatlım. Bütün bir hikâye çarçur olmadan şunu bil, kalbimi çok yanlış bir zamanda özgür bıraktın, işte bu kadar bütün kaburgaları kırılmış sözlerimin sana olan yarası.
Dedim ya, bu bir roman Taban yapılmış duygular, Sıradanlaşmış, laçkalaşmış gözyaşları falan affet.
Günahsızım, ilk defa bir roman daha yazdım iki kişilik hayatımdan, adamın aşk sokağından.
Temmuzda ölmek zor/Osman
Comments are closed.